18 Mart 2009 Çarşamba

sevgili günlüğüm

hepinizi selamlıyorum değerli yurttaşlarım(affedin mitinglerden kalma ağız alışkanlığı)aslında bu kadar yoğun tempo çalışma içinde, bu fukaraneye hiç uğramamam gerek, yazmamam gerek biliyorum, ama ne yapim alışkanlık mı oldu nedir??? içimden bir ses haydi yaz yaz yaz diye inim inim inliyor el mahkum yazmalıyım diyorum ve işi gücü bırakıp burda blog yazıyorum:)))affedin beni değerli müdürüm,amirim,patronum,kraliçem, padişahım affedin,asi yazar olmuş ne çare...
dün gece rüyamda çocukluk arkadaşım keremi gördüm,şekil A resminde görüldüğü gibi, ben keremle el ele vermiş kırlarda geziyordum geçmişe dönmüş, çocuk olmuş, kırlarda papatya topluyorduk,mutluydum... öyle mutluydum ki uyandığımda otuz iki dişimle sırıtırken buldum kendimi:))) ah kerem ahhhh bunun adı aşk mıydı neydi??bilmiyorum... sen farklı hisler beslediğim ilk erkektin, candın, arkadaştın:))) çocuktum, çocuktuk ama bu duygu vardı işte,adı yok...
yokluklar içinde bir hayattı bizimkisi,ayaklarımızda yırtık naylon pilaçlarla(ayakkabı) yaz sıcağında dağların gölgesinde,kah inek otlattık beraber kah oyun oynadık...aynı coğrafyada aynı kaderi paylaşan iki çocuktuk biz ve niceleri...çocuktuk kerem, gece yarısı yapılan ev baskınlarıyla süslü anılarımız,postallardan korktuğumuz kadar korkmadık kimselerden. nerde bir postal sesi duysam kulaklarımı tıkar beklerim sessiz sessiz...kerem gelir aklıma,anılarım gelir,ölüm gelir,ve belkide bir umut yaşam gelir...
dedimya kan kokulu topraklarda çocuk olmaktı kaderimiz. ölümlere, yakılan ağıtlara aşina kulaklarımız...biz ninni yerine ağıtla büyüdük.yaşamdan çok ölüm gördü gözlerimiz...yüreğimiz büyük, yüreğimiz yarım, yüreğimiz hep çocuk...

kerem'in anısına...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler